Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları

Hür olan bir toplumun üyeleri meslekî/ekonomik çıkarlarını gözetmek maksadıyla bir araya gelerek meslek kuruluşlarını oluşturabilirler. Bu kuruluşlar vası­tasıyla meslekteki son gelişmeleri takip edebilir; uyacakları meslekî standartları tesis edebilir; siyaset kurumunun meslekî gelişmeyi engelleyici, rekabeti kısıtlayıcı müda­halelerine karşı yargı ve siyaset yoluyla mücadele edebilirler. Meslek kuruluşları, kanunla düzenlenen mesleklerin verdikleri kamu hizmetinin düzeyini korumak ve meslek üyesi olanların ortak çıkarlarını kollamak ve aralarındaki dayanışmayı güçlendirmek için kurulurlar. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yani odalar Türkiye’nin en büyük örgütlü topluluklarıdır. Söz gelimi İstanbul Barosu dünyanın en büyük baroları içinde yer almaktadır.
Türkiye’de savunma mesleğini düzenleyen ilk yazılı metin, 16 Zilhicce 1292 (13 Ocak 1876) tarihli “Mehakimi Nizamiye Dava Vekilleri Hakkında Nizamname”dir. (1. Tertip Düstur, cilt 3, s.198) Bu nizamnamenin 30. maddesi, dava vekillerinin işlerine bakmak ve Adliye Nezaretiyle bağlılığını sağlamak üzere bugünkü anlamda Baro sayılabilecek bir Cemiyeti Daime kurulmasını öngörmekteydi. 31. maddede de bu cemiyetin birinci reis ve ikinci reisle dört azadan oluşacağı belirtilmiştir.
1908 yılında ikinci meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul dava vekilleri (avukatlar) üyelerini bir deftere kaydederek, ilk kez ‘Baro Levhası’nı oluşturmuşlardır. (İstanbul Barosu Tarihçesi)
1961 Anayasası ile meslek kuruluşlarının bugünkü statüsü başlamış oldu. Darbe anayasası olduğundan hür ve demokratik bir mesleki oluşumdan ziyade ideolojik, siyasi bir tekel kuruluşlar haline gelmesi sağlayan hükümler yer almıştır. Yine darbe anayasası olan 1982 Anayasasının 135’nci maddesi ile tekelci konumu ve kamu niteliği olma vasfı korunarak bu biçimde sürekli kont­rol altında tutmak ve gerçek sivil toplum kuruluşu işlevi verilmemiştir.
Mesleki faaliyetimizi icra edebilmek için barolara üye olma mecburiyetimiz vardır. Bu durum baronun tek bir baro olması sonucu doğurmakta bu da vermiş oldukları hizmetin kalitesini düşürdüğü gibi mesleki problemlerin çözülmesinden ziyade siyasi ve ideolojik bir yapı ortaya çıkmaktadır.  Meslek odasından ziyade belirli bir zihniyetin ve düşüncenin temsilcisi olmaktadır. Değişik düşünce ve görüşlere sahip meslek mensuplarımız bulunmasına rağmen tek bir görüşün temsilcisi ve sözcüsü olması hem kanunen ve hem de ahlaken problemler doğurmaktadır. Söz gelimi İstanbul Barosu darbecilerin yanında yer almakta iken bir kısım meslektaşlarımız müdahil durumdadır.
Darbe anayasasının bu oluşumu vasıtasıyla devlet sivil görünümlü kamu niteliğindeki meslek kuruluşuyla sivil alana müdahale ederek meslek kuruluşunu kontrol altında tutmaktadır.
Dolayısıyla meslek odalarının, sivil toplumun gelişmesi engellenmekte, temel hürriyetlerden olan teşkilatlanma hürriyeti sınırlandırılmaktadır.
Bir kere zorunlu üyelik hürriyetçi ve demokratik bir meslek kuruluşunun oluşmasına engeldir. Hür bir toplumun ayırt edici özelliği olan bireylerin kendileri gibi düşünen diğer bireylerle bir araya gelebilme ve gerektiğinde bu birlikteliklerden çıkabilme/ayrılabilme hürriyetleri temel-de “vicdan hürriyeti” ilkesinden doğmaktadır (Kukathas 2003; Erdoğan 2010; Şahin 2010).
Avukatların kanunla tek bir meslek kuruluşuna üye olmaya zorlama temel hak olan örgütlenme hürriyetine de aykırıdır. Demokrasilerde bir örgüte üye olmak veya olmamak bir haktır. Keza üye olunan bir örgütten çıkmak da bir haktır. Bu sebeple belirli bir sayıya ulaşan meslek-taşların ayrı bir baro kurulmasının önü açılmalıdır. Böylece meslek kuruluşlarında siyasi duruş şeffaflık, denetim, katılım, zorunlu üyelik, hesap verebilirlik, seçim süreçleri, demokratik duruş ve üyelerle ilişkiler daha verimli daha güzel mesleki dayanışma sağlanabilinir. Kısaca benzer görüş, düşünce, tespit, problemlerin çözümünde anlaşabilen meslektaşların ayrı bir birlik kurulması sağlanmalıdır. Söz gelimi İstanbul Barosu’nda 5.000 den fazla meslektaşımız CMK avukatlığı yapmaktadır. CMK avukatlarının birçok problemi vardır. Bunun çözümü aynı mesleği icra edenlerin problemleri çözme konusunda daha başarılı olacağı şüphesizdir.

SONUÇ:

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, belli meslek mensuplarının zorunlu üyeliğine dayalı olarak oluşturulmuş birer meslek örgütü konumundadırlar. Türkiye’de meslek kuruluşları 1924 Anayasası döneminde kanun düzeyinde, 1961 ve 1982 darbe Ana­yasalarında ise anayasada düzenlenmişlerdir. Bu mesleki kuruluşların aynı za­manda birer sivil toplum kuruluşu olduğu da ifade edilmektedir. Ancak, bu kuruluş­ların kamu tüzelkişiliğine sahip olmaları, gönüllü üyelik yerine zorunlu üyelik esasına göre örgütlenmeleri ve kamusal yetkilerle donatılmaları gibi hususlar dikkate alındı­ğında bunların birer sivil toplum kuruluşu olmadıkları açıktır. Meslek kuruluşlarının devlete olan bağlılıkları onların sivil toplum kuruluşu olmalarını engellemektedir.
Meslek kuruluşları kamu tüzel kişiliğine sahip olmaları sayesinde devlet, kendi bünyesindeki bu tür örgütler aracılığıyla meslek mensuplarını kontrolünde tutmayı sağlayabilmektedir.  Ülkemizde birçok mesleki kuruluş ve üst birlikler halen bürokratik vesayetin devamını sağlayacak faaliyetlerde bulunmaktadırlar.

Meslek kuruluşlarının statüsünün değiştirilmesi şarttır. Meslek kuruluşlarının tekelci örgütlenmesinin değiştirilmesi ve sistemin daha sivil ve demokratik hale getirilmesi bir zarurettir. Yeni anayasa yapma sürecinde ve Avukatlık Kanununda hiç kimseyi örgütlenme hakkından mahrum bırakmadan, neredeyse hiçbir siyasî-ideolojik çizgiyi temsil mekanizmalarının dışına atmadan yeni bir modelin oluşturulması mümkün olduğunu düşünüyoruz. Bununda belirli bir sayıya ulaşan meslektaşların ayrı bir baro kurulmasının önünün açılmasıdır.

Av. Necati Ceylan
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri

KAYNAKÇA

1) Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Sivil Toplum ve Demokrasi
Editörler Prof. Dr. Atilla Yayla & Doç. Dr. Bican Şahin- Yazarlar: Doç. Dr. Bican Şahin,
Dr.Murat Yılmaz, Prf.Dr.Yusuf Şevki Hakyenmez,Prf.Dr.Ömer Çaha,Prf.Dr.Murat Çokgezen
Dr.Feyzi Toksoy, Doç.Dr.Yusuf Şahin,Prf.Dr.Atilla Yayla,(Liberal Düşünce Topluluğu Derneği, 2011,Ankara
2)Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindekin Meslek Kuruluşları Kamuoyu Araştırması
Araştırma Ekibi Prof. Dr. Ömer Çaha Prof. Dr. Atilla Yayla Doç. Dr. Yusuf Şahin- (Liberal Düşünce Topluluğu Derneği)
3)Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Araştırma Ve İnceleme Raporu -2009