Türkiye Hukuk Platformu ve Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) olarak, İsrail’in İran’a yönelik düzenlediği askeri saldırıyı en açık ve en sert şekilde kınıyoruz. Bu saldırı, sadece İran’a değil, uluslararası hukuka, bölgesel barışa ve insan haklarına yapılmış doğrudan bir saldırıdır.
Hiçbir devletin, kendi güvenlik bahanesiyle başka bir devletin egemenliğini ihlal etmesi, savaş uçaklarıyla sivilleri hedef alması ve toprak bütünlüğünü hiçe sayması meşru müdafaa kapsamında değerlendirilemez. Bu bir savaş eylemidir, ve uluslararası hukukta yeri olmayan “önleyici meşru müdafaa” gibi bahanelerle savaş başlatmak, hiçbir koşulda haklı gösterilemez.
İsrail devleti, yalnızca İran’a değil; başta Filistin olmak üzere Suriye, Lübnan ve daha birçok ülkeye yönelik yıllardır süregelen saldırgan politikalarıyla uluslararası barışı tehdit etmektedir.
- Yüzyılı aşan süredir Filistin topraklarına yönelik gerçekleştirdiği işgal, zorla yerinden etme politikaları, etnik temizlik ve açıkça Gazze’de sürdürülen ve Batı Şeria’ya taşınmaya çalışılan soykırım, tarihe ve insanlığa kara bir leke olarak kazınmıştır.
- Gazze’de, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te binlerce sivilin hedef alınması, hastanelerin, okulların, mülteci kamplarının bombalanması gibi eylemler, savaş suçu niteliğindedir.
- İsrail’in yakın geçmişte Suriye topraklarına yaptığı hava saldırıları, Lübnan’da sivil yerleşim alanlarına yönelik bombalamalar ve son olarak İran’a yönelik bu açık saldırı; bir devletin kendi sınırlarının ötesinde sistematik olarak savaşı yayma stratejisinin parçasıdır.
İsrail artık sadece bölge için değil, uluslararası hukuk düzeni için açık ve derhal durdurulması gereken bir tehdittir.
Uluslararası toplumun, sivil toplum kuruluşlarının ve özellikle hukukçuların, bu suçlara karşı vicdani, hukuki ve tarihsel sorumluluğu vardır. Hukukçular olarak bizler, şu çağrıyı yapıyoruz:
- İsrail’in savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçu için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde derhal soruşturma açılmalı,
- BM Güvenlik Konseyi, saldırıyı kınayan ve yaptırım içeren bağlayıcı kararlar almalıdır,
- Saldırıların yol açtığı sivil kayıpların tazmin yükümlülüğü gündeme getirilmelidir.
Barışı Savunmak, Savaşa Direnmektir
Bizler, Türkiye Hukuk Platformu ve Uluslararası Hukukçular Birliği olarak, savaşın değil hukukun, işgalin değil barışın, sessizliğin değil direnişin yanında yer alıyoruz. Tüm dünyayı bu hukuk dışı saldırganlığa karşı ses yükseltmeye, İsrail’in uluslararası suçlarına karşı hukuk zemininde ortak mücadeleye davet ediyoruz.
Türkiye Hukuk Platformu
Uluslararası Hukukçular Birliği