Av. Yasin Şamlı
Günümüzde Müslümanların yaşamakta olduğu her ülke ve bölgede çeşitli problemlerin olduğunu biliyoruz. İslam coğrafyasının kahir ekseriyetinde halk yöneticilerini serbest iradeleriyle belirleme imkânına sahip değil. Bu yöneticilerin birçoğu askeri darbelerle iş başına getirilmiş; halkının inancına, kültürüne ve geleneklerine karşı tutumlarıyla bilinmektedirler. Filistin, Suriye, Mısır, Bangladeş, Gazze, Irak, Arakan, Doğu Türkistan, Cezayir, Libya şu anda ümmetin kanayan yarası durumundadır.
Bu tebliğin konusu olan Moro Müslümanları da gerçekten yüzyıllar süren bir inanç ve kimlik mücadelesi sonunda özerklik anlaşması yapma konumuna gelmişlerdir. Morolu Müslümanların yaşadıkları hak ihlalleri bulundukları coğrafya itibariyle dünya gündeminde ya hiç yer almamış ya da çok az yer almıştır.
Morolu Müslümanlar Filipinlerin güneyinde Mindeneo adasında yıllardır Filipin devletine karşı yürütülen direniş/silahlı mücadele sonunda Ekim 2012’de özerklik anlaşması yapma aşamasına gelmişlerdir. Uluslararası Hukukçular Birliği olarak Morolu Müslümanların uğradıkları hak ihlallerini, yaşantılarını yerinde görmek, özerklik anlaşması sürecinde yardımcı olmak üzere ziyaret ve incelemelerde bulunmak amacıyla 20.08.2013 -30.08.2013 tarihleri arasında BANGSA MORO bölgesine 10 günlük bir inceleme araştırma gezisi düzenlenmiştir.
Morolu Müslümanların tarihine kısaca değinmek gerekirse; Mindanao adasında yaşayan insanlar ülkelerine gelen Müslüman tacirler sayesinde İslam ile miladi 1300’lü yılların başında tanışmışlardır. Mindanao ve çevresindeki adalarda yaşayan insanların tamamı kısa sürede İslam’ı benimsemişlerdir. İslam’ı benimseyen ada halkları, Seyyid Ebubekir’in riyasetinde Sulu Sultanlığını, Şerif Muhammed Kabungsuan riyasetinde de Maguindanao sultanlığını kurmuşlardır. 1521’de İspanyollar Filipinler’e girdiklerinde ülkenin kralı Raja Süleyman’ı şehit etmişlerdir. O tarihte Raja Süleyman bölgede kurduğu İslam Sultanlığı’nın yöneticisidir.
İspanyolların işgali ve baskısı üzerine hem Müslüman hem de Müslüman olmayan halk, Manila’nın da bulunduğu Luzon Adası’ndan Mindanao Adası’na kaçmak zorunda kalmışlardır. Fakat kaçanların sadece yüzde 5’inin adaya ulaştığı diğerlerinin yolda öldüğü ifade edilmektedir.
İspanyollar ülkenin orta kısmında bulunan adaları da işgal etmişler ve çeşitli katliamlar yapmışlardır. Uzun süre devam eden çatışmalardan sonra Müslümanlar daha güneyde bulunan Mindanao Adası’na çekilmek zorunda kalmışlardır.
Güneydeki Sulu ve Mindanao adası sultanlıkları ise hiçbir zaman İspanyollara teslim olmamış, 1898 yılına kadar 377 yıl boyunca İspanyollarla sürekli bir savaş halinde olmuşlardır. Uzun yıllar süren bu mücadele döneminde Müslümanların en etkin ve parlak olduğu dönem Sultan Kudarat dönemidir. Sultan Kudarat, Lanao Bölgesine çekilerek güç toplamış, diğer sultanlıklarla birlik oluşturmuş ve İspanyollarla yaptığı büyük savaşlarla İspanyolların Sulu, Mindanao ve Burnei adalarından tamamen çekilmesini sağlamıştır.
Teknolojik ve askeri bakımdan çok üstün durumda olan İspanyollar, yüzyıllar süren savaşlarda Müslümanların yaşadığı bu bölgenin tamamına hiçbir zaman hâkim olamamışlardır. 1898 yılındaki İspanya-ABD Savaşından sonra İspanya Filipinlerin tamamından çekilmiştir. ABD 1899 yılında Moro’da bir tür özerk bölge mahiyetinde olan Sulu Sultanlığı ve Mindanao Sultanlığı ile Bates anlaşması yapmıştır. Akabinde, direnen kuzey bölgesini tamamen egemenlikleri altına almış daha sonra 1904 yılında Bates anlaşmasının geçersiz olduğunu ilan etmiştir. Bundan sonra Morolu Müslümanların Amerikan işgaline karşı mücadeleleri başlamıştır. Moro halkının direnişi 1946 yılına kadar sürmüştür. ABD ile olan anlaşmaya göre Mindanao ve Sulu adalarının tam bağımsızlık kazanması gerekmekteydi. Ancak ABD 50 yıllık süreçte güneyde kendi yetiştirdiği insanları bilhassa 1935 yılından itibaren yönetim kadrolarına yerleştirerek Moro’dan kendisi çekilirken bu adaların Kuzeye bağlanmasını sağlamıştır. Bu defa Moro’lu Müslümanların direnişi Manila hükümetine karşı başlamıştır.
Önemle vurgulamamız gerekir ki Moroluların İspanyollar, Amerikalılar ve Filipinlere karşı mücadelesinin ve direnişinin iki önemli nedeni vardır.
- a) Asimilasyon (Hıristiyanlaştırma çabaları)
- b) Topraklarının ellerinden alınması
Moro’lu Müslümanlar, “Mülk Allah’ındır” İlahi emri gereği toprağa maliklik iddiasında bulunmadıklarını, bu ilke gereğince tapulama işlemleri yapmadıklarını sadece toprağı kullandıklarını, düşmanlarının bu durumu kullanarak topraklarını ellerinden almaya çalıştıklarını beyan etmişlerdir.
1972 yılında Manila’da eğitim gören Nur Misuari ile Mısır’da eğitim gören Selamet Haşimî’nin müşterek hareketleri ile Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MNLF) kurulmuştur.
MNLF, 1972 yılından 1975 yılına kadar Sulu ve Mindanao adalarının çeşitli şehirlerinde, Marcos hükümetinin idari ve askeri kurumlarına üst üste yaptıkları saldırılar ve eylemler sırasında Bangsomoro bölgesinde kendisine halktan geniş katılım sağlamıştır. Böylece Sulu ve Mindanao adasının büyük çoğunluğunda hâkimiyeti ele geçirmiştir. Manila Hükümeti bu durum karşısında MNLF’ye ateşkes ve özerklik önerisinde bulunmuştur. 1976 yılında Trablusgarp anlaşması yapılmıştır. Ancak Manila Hükümeti sözleşme şartlarına uymamıştır. Bu süreçte dinamizmini kaybeden MNLF tekrar eski gücünü toparlayamamıştır. Bu süreçte MNLF içinde ideolojik olarak sol-laik eğilim ve İslami eğilim olmak üzere iki farklı fikir ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine MNLF’den ayrılan Selamet Haşimi Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF)’ni kurmuştur. Şu anda Bangsomoro’ya daha çok MILF hâkimdir. Özerklik anlaşması da MILF ile Filipinler devleti arasında yapılmaktadır.
Daha önce de Filipinler devleti ile anlaşma yapılmıştır. Mesela 1974’te Nur Misvari otonomi konusunda Filipinler hükümetiyle anlaşmıştır. Anlaşma 1976’da imzalanmıştır. Misvari neredeyse hiçbir somut kazanım elde edemediği anlaşmada, hükümetin bütün şartlarını kabul etmiştir. Misvari’nin imzaladığı otonomi anlaşması sembolik olmanın ötesine geçmemiştir. Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) bu anlaşmaya karşı çıkmıştır. MNLF, Filipinler hükümetiyle 1996’da yeni bir özerklik anlaşması daha imzalamış ancak istediği özerkliği elde edememiştir. MNLF’nin 1996’da Filipinler hükümetiyle anlaşma imzalamasından sonra MILF silahlı mücadeleye devam etme kararı almış ve Mindanao’da bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmiştir.
İslami Kurtuluş Cephesi 2003 yılında Filipinler Devleti’yle masaya oturma kararı almış, Selamet Haşimî hükümetle barış görüşmelerine başlamıştır. Fakat Haşimî o yıl vefat etmiştir. Yerine yardımcısı Hacı Murad İbrahim tayin edilerek barış görüşmelerine devam edilmiştir.
ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırılarının Moro İslami Kurtuluş Cephesini daha stratejik düşünmeye zorladığı cephe yetkilileri tarafından ifade edilmiştir. Çünkü bu saldırılardan sonra giderek yalnızlaştıklarını, özellikle Arap dünyasının kendileriyle tüm irtibatını kestiğini beyan etmişlerdir. Bütün şartları değerlendirerek Filipinler Devleti ile anlaşma yapmanın daha uygun olacağı kanaatiyle anlaşma masasına oturduklarını ifade etmişlerdir.
İslami Kurtuluş Cephesi yetkilileri kendilerini anlaşmaya zorlayan şartları şu şekilde sıralamaktadırlar.
1) Terörist örgüt olarak ilan edilmek istemedik,
2) İslam dünyasıyla aramızdaki yardım kanallarımızın ve bağlantımızın tamamıyla kopmasının önüne geçmek istedik,
3) Otonominin hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda kullanabileceğimiz bir araç olacağını düşündük.
Özerklik Anlaşmanın Mahiyeti
15 Ekim 2012’de başkent Manila’da Filipinler Devlet Başkanı Benigno Aquino ile MILF Başkanı Hacı Murad İbrahim bir çerçeve anlaşmasına imza atmışlardır. Bu sadece bir ön anlaşma niteliğindedir.
Daha sonra da nihai anlaşma metni imzalanmıştır. Anlaşma yaklaşık 70 sayfadan oluşmaktadır. Nihai anlaşma süreçteki anlaşma metinlerinin tamamını içermektedir. Bu tebliğin olabildiğince kısa olması gereği dikkate alınarak anlaşmanın tamamı hakkında fikir verebilecek nitelikte özet hükümler iktibas edilme yoluna gidilmiştir.
1- Çerçeve Anlaşma Hükümleri ve Kısa Değerlendirmesi
İş bu belgede bu Anlaşmanın Tarafları olarak adlandırılan Filipinler Hükümeti (GPH) ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) aşağıdaki maddeleri anlaşıp kabul ettiler:
- Bangsamoro’nun Kurulması
- Taraflar, statükonun kabul edilemez olduğunu ve Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi (ARMM) yerine Bangsomoro’nun kurulması gerektiğini kabul eder.
- Bangsamoro hükümeti bakanlıklardan oluşacaktır.
- Sınırları dâhilindeki bölgeler, kentler, belediyeler, köyler ve coğrafi alanlar Bangsamoro’nun seçim birimlerini oluşturacaktır.
- Taraflar, Bangsamoro kimliğini kabul ederler.
- Temel Yasa
- Bangsamoro bir Temel Yasa’yla yönetilecektir.
- Bangsamoro Temel Yasası’nın hükümleri Tarafların tüm anlaşmalarıyla uyumlu olacaktır.
- Temel Yasa, Bangsamoro yaşam biçimini yansıtacak ve uluslararası yönetim standartlarına uygun olacaktır.
- Bangsamoro halkı tarafından hazırlanacak ve bölgesindeki seçmenler tarafından onaylanacaktır.
III. Yetkiler
- Merkezi Hükümet’in kendine özel yetkileri, Bangsamoro Hükümeti’nin kendine özel yetkileri ve Merkezi Hükümet ve Bangsamoro Hükümeti tarafından paylaşılan ortak yetkiler olacaktır.
- Merkezi Hükümet aşağıdaki yetkilere sahip olacaktır:
- Savunma ve dış güvenlik
- Dış politika
- Cumhuriyet Yasası Madde 9054’te zaten izin verilmiş olan ekonomik anlaşmalara girme yetkilerinin Bangsamoro’ya devredilmesi koşuluyla ortak pazar ve küresel ticaret.
- Para basma ve para politikası
- Yurttaşlık ve yurttaşlığa kabul etme
- Posta servisi
Bu liste, Taraflarca kabul edilecek ek yetkilere engel teşkil etmez.
- Taraflar, Şeriat mahkemelerinin güçlendirilmesi ve davalara karar verme yetkisinin genişletilmesi gereğini kabul eder. Bangsamoro, Şeriat adalet sistemi üzerinde yetkili olacaktır. Şeriat egemenliği ve uygulaması sadece Müslümanlar için geçerli olacaktır.
- Bangsamoro Temel Yasası, Bangsamoro Hükümeti ihtiyaçları doğrultusunda Bangsamoro’daki helal sertifika veren yapıları akredite edebilir.
- Bangsamoro Temel Yasası, Bangsamoro için adalet kurumlarını oluşturacaktır.
- Yerli halkların var olan hakları ve gelenekleri Bangsamoro adalet sisteminin kuruluşu sırasında dikkate alınacaktır. Buna göre yöreye özgü sistemler, alternatif sorun çözme yöntemleri olarak tanınabilecektir.
- Gelir Dağılımı ve Refah Paylaşımı
V.Bölge
- Bangsamoro’nun çekirdek bölgesi:
- a) ARMM’nin şu andaki sınırları,
- b) Baloi, Munai, Nunungan, Pantar, Tagoloan ve Lanao del Norte bölgesindeki Tangkal Belediyeleri ve 2001 plebisitinde ARMM’ye dahil olmak için oy kullanan Kabacan, Carmen, Aleosan, Pigkawayan, Pikit ve Midsayap Belediyelerindeki tüm köyler,
- c) Cotabato ve Isabela kentleri,
- d) Bangsamoro Temel Yasasının kabul edilmesini takip eden iki ay içerisinde ve devam eden paragraflarda açıklanan Bangsomoro sınırlarının çizilmesi sürecinde katılma kararı alan yerel hükümet birimlerinin bulunduğu veya oy kullanma ehliyetine sahip kişilerin en az %10’unun katılmayı talep ettiği tüm diğer komşu bölgelerden oluşur.
- Üçüncü taraf olarak uluslararası gözlemci ekibi, sürecin özgür, adil, saygın, meşru ve uluslararası standartlara uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini gözlemleyecektir.
- Çekirdek bölgenin dışında kalan ve belirgin bir şekilde Bangsamoro halkına sahip komşu bölgeler ne zaman isterlerse sakinlerinin %10’unun talebi sonucu yapılacak plebisitte bölgenin çoğunluğu da kabul ederse Bangsamoro bölgesine katılabileceklerdir.
- Temel Haklar
Bu kısımda Bangsamoro halkının hakları tafsilatıyla sayılıp bu hakların yasama, yürütme ve yargıyı bağladığı ifade edilmiştir.
VII. Geçiş ve Uygulama
Geçiş Komisyonu, tümü Bangsamoro olmak üzere on beş (15) kişiden oluşacaktır. Yedi (7) üyesi GPH ve sekiz (8) üyesi başkan da dahil olmak üzere MILF tarafından seçilecektir.
Bu çerçeve anlaşmadan sonra 25 Ocak 2014 tarihinde nihai anlaşma imzalanmıştır. Esasen nihai anlaşma; muhtelif zamanlarda yapılan anlaşmaların bir araya getirilip, çerçeve anlaşmaya eklenip, çerçeve anlaşmanın maddelerini detaylandıran ek anlaşmaların konulması şeklinde oluşmuştur. Bu anlaşma 1997 yılından itibaren yapılan çeşitli anlaşmaları içermektedir. Sonuç itibariyle “Bangsamoro demokratik yolla seçilen bir meclise ve kabine hükümeti sistemine bağlı bir hükümete sahip olacaktır” cümlesini içeren özerklik anlaşmasıdır.
Uluslar Arası Hukukçular Birliğinin Kamp Ziyaretleri
Birliğimiz ziyaret ekibi Morolu Müslümanların yüzyıllara sâri mücadelelerinin zemini olan kampları da ziyaret etmiş, yerinde araştırmalar yapmıştır. Bu kampların isimleri, yapılan ziyarette alınan bilgiler özet olarak aşağıya alıntılanmıştır.
1-Cotabato – Darapanan Kampı
Bu kampı ziyaretimizde Merkezi Komite Genel Başkan Vekili şu bilgileri vermiştir:
“Savaş sırasında kadın ve çocuklar başta olmak üzere insan hakları Filipinler Devleti tarafından her saat başı ihlal edildi.
MILF, 44 il komitesinden oluşur. Finans, iş, gençlik, işçi, kadın ve diğer bütün sektörler merkezi komitede temsil edilir. Bu 44 komitenin de alt komiteleri bulunmaktadır. Biz Bangsamoro halkının büyük çoğunluğunu mobilize ettik. Bunun da üzerinde askeri kanadımızı organize ettik. Biz buna Bangsamoro Silahlı Kuvvetleri diyoruz. (Bangsamoro Islamic Armed Forces). Bu askeri kanadın başındaki kişi de aynı zamanda Merkezi Komite’nin üyesidir.
Bangsamoro Silahlı Kuvvetleri 6 cepheden oluşuyor. Her bir cephe üst komutanlık olup, her üst komutanlığın da alt komutanlığı vardır.
MILF isterse bir haftadan daha kısa bir sürede 1 milyon kişiyi toplayabilir ki bunun örnekleri geçmişte yaşanmıştır.
‘İslam bir hayat biçimidir. MILF’nin kuruluş amacı insanımızın Kuran’a dayalı bir hayat yaşayabilmesidir. Kuran’a ve sünnete dayalı bir toplum yaşamı hedefliyoruz. Elbette Kuran ve Şeriatı esas alıyoruz”
2-Bunavan Bölgesi, Usame Bin Zeyd Kampı
Bunavan bölgesi ve Usame Bin Zeyd kampı ziyaretinde de çeşitli incelemeler yapılmış ve bilgiler alınmıştır. Bu kampta, Cuma namazında hutbelerin hâlâ Abdülhamit Han adına okunduğunu öğrendik. Bu bölgede Müslümanların yaşadığı yerlerdeki yaşam standartlarının Hristiyanların yaşadığı bölgelere oranla gözle görülür derecede düşük olduğu müşahede ettik.
3-Kuzey Davao / Tagubakit Selman-i Farisi Kampı
Bu ziyaret esnasında Bangsamoro Kalkınma Ajansı Bölge Müdürü Alim Lokman şu şekilde bir konuşma yapmıştır;
“Bugün tarihi bir gün Bangsamoro cihadının ilk gününden itibaren kendi hükümetimizi kurmayı amaçladık. Halkımız için de en iyisi budur. Artık kendi hükümetimizi kurma şansımız var. Cihad, Allah adına savaşmaktır. Hepimiz Müslümanız. Tevekkül ettiğimizden dolayı artık istediğimize kavuşmak üzereyiz. Şeytan aramıza kıskançlığı sokmak istiyor ama bundan kaçınmalıyız.
Barış süreci, bizler için, Bangsamoro’nun geleceği adına neler yapılabileceğini görebilmemiz için çok önemli bir fırsat anlamına geliyor. Bizler Filipinler hükümetiyle barış sürecine girmekle, Allah yolunda cihaddan ayrılmış değiliz. Bu süreç, uzun süren mücadelemizin ve Allah’a olan tevekkülümüzün bir sonucudur.”
Kadınlarla yapılan görüşmelerde ise kadınlar; hayatın her alanında ayrımcılığa maruz kaldıklarını; örneğin, yakın zaman önce hemşirelik okulu öğrencilerinin mezuniyet töreninde öğrencilerin başörtü takması okul yönetimi tarafından yasaklandığını ancak gelen tepkiler sonucunda Müslüman kadının kimliğinin bir parçası olan başörtüye saygı göstermek zorunda kaldıklarını belirtmişlerdir. Devamla, Cihad olmasaydı bu duruma gelemeyeceklerini, Çerçeve Anlaşmanın imzalanmayacağını, Ayrıca Çerçeve Anlaşmanın imzasından önce ancak başlarını örtebildiklerini ama hicab giyemediklerini, şimdi ise artık rahatça hicab giyebildiklerini söylemişlerdir.
4-General Santos / Sapumasla – Halid Bin Velid Kampı
Bu kampta da yetkililer Müslümanların ayrımcılığa maruz kaldığını; örneğin, toplantı yapmakta olduğumuz yerin esasen bir çiftlik olduğunu, buranın bu tarz bir toplantıya uygun olmadığını, buna uygun yerlerin mevcut olduğunu fakat Müslümanların kullanımına açık olmadığını söylediler.
5-Marawi City – Bushra Kampı
Bu kamp, İslami Kurtuluş Cephesinin Merkezidir. Ziyaret esnasında İslami Kurtuluş Cephesinin üst düzey yetkilileri hazır bulunmuş, heyetimizi askeri törenle karşılamışlardır. Yetkililer şu açıklamalarda bulunmuşlardır: “Biz, bütün tarihimizde yalnızca Müslüman bir devlet olan Osmanlı devletinin ve Abdülhamit Han’ın sultanlığını tanıdık ve tabi olduk. Osmanlı bize karşılıksız yardımda bulundu. Bizi dünyaya tanıttı. Şimdi de Türkiye’nin dünya İslam birliğini tesis edebileceğini umuyoruz.”
Yetkililer İslami Kurtuluş Cephesinin Yapısı hakkında ise şu bilgileri vermişlerdir:
1-Siyasi Kanat
“Siyasi kanat, hâlihazırda fiili olarak Bangsamoro’daki sivil yönetimi oluşturmakla beraber 12 bölgesel siyasi komiteden oluşmaktadır. Her bölgesel komitede kadınlar ve erkeklerden oluşan 28 üye bulunmaktadır. Her bölgesel komitenin altında en az 5 kent komitesi bulunmaktadır. Her kent komitesi de 28 kadın ve erkek üyeden oluşmaktadır. Her kent komitesinin altında birden çok Barangay dediğimiz ilçe veya köy komiteleri bulunmaktadır. Kısacası, bölgesel düzeyden köylere kadar her siyasi birim 28’er üyeden müteşekkil komitelerden oluşmaktadır.”
2-Askeri Kanat
“Ranaw Bölgesindeki askeri oluşum, 5 askeri üsten oluşan Kuzeybatı Askeri Cephe Kumandanlığı ve 7 askeri üsten oluşan Kuzeydoğu Askeri Cephe Kumandanlığı olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Böylece Ranaw bölgesinde toplam 12 askeri üs mevcut bulunmaktadır.
MILF’in 40 yıldan fazla zamandır bu silahlı mücadeleyi yürütebilmesinin asıl sebebi, onun halka dayanan ve toplumsal desteğe sahip olan bir bağımsızlık örgütü olmasıdır. MILF hiçbir şekilde suç teşkil eden herhangi bir aktiviteye veya terör olayına karışmamıştır.”
Kamp ziyaretlerimizde hem yetkililer ile hem de çevrede yaşayan halk ile görüşülmüştür. Halk ile savaşçıların adeta içi içe olduğu görülmüştür. Savaşçılar içinde kadınların da çok etkin konumda olduğu gözlenmiştir. Savaşçıların ve halkın İslami hassasiyetinin yüksek olduğu görülmüştür. Yaklaşık 500 yıllık savaşın ekonomik ve teknolojik gelişmeyi engellediği ancak savaşçıların ve halkın moralini bozmadığı görülmüştür. Halkın ve yetkililerin “İslam Halifeliği dışında başka hiçbir dünyevi otoritenin üstünlüğünü kabul etmedik” cümlesini övgüyle söyledikleri müşahede edilmiştir.
Mindanao İnsan Hakları Eylem Merkezi (MİNHRAC) Ziyareti
Mindanao İnsan Hakları Eylem Merkezi özet olarak şu bilgileri vermiştir:
“BM İnsan Hakları İzleme Birimi üyesiyiz. 20 alan – araştırma ve uluslararası izleme birimine sahibiz. Mindanao adasında 3812 köy vardır. Buradaki çatışmalar daha çok, Filipin devletinin Müslümanların topraklarına el koyma operasyonuna olan direnişten kaynaklanmaktadır.”
Amaçlarını ise şu şekilde özetlemişlerdir. “İnsan haklarına olan bilinci artırmak; insan hakkı ihlaline uğrayan mağdurlara destek vermek; insanların bölgesel, ulusal ve uluslararası, kişisel ve toplu hakları konusunda destek kampanyaları üstünde çalışmak; ayrıca Hükümet tarafından yapılan katliamlardan dolayı MinHRAC olarak hak ihlallerini izlemek” şeklinde ifade etmişlerdir.
İlaveten şu bilgileri vermişlerdir: “Buradaki toprakların sahibi Moro halkı olduğu halde Amerika’nın burada uyguladığı toprak politikası sonucunda Moro halkı topraklarından edildi.
İspanya’nın istilasından sonra gelen Amerika bizi Filipinler’e bağladı ve böylece bizi Filipinlileştirmek istediler. Moro’ya Hristiyan nüfusu getirerek onlar için arazi açmak istediler. Kültürümüze aykırı olan bu toprak politikası ile Moro halkı arazilerini kaybetti. Bizim halkımız bu topraklar Allah’a aittir diye düşünüyordu. Bu yüzden de topraklarını hükümet nezdinde kayıt altına almak gerektiğini bilmiyordu. Hükümet Moro halkının bu düşüncesinden faydalanarak arazilerini Hristiyanlara verdi. Bu yüzden çatışmalar genel olarak Filipinler ordusu ile Müslüman halk arasında gerçekleşiyor. Esasen Müslüman ve Hristiyan halk arasında bir çatışma yoktur. Çatışmaların temelindeki mesele, Morolu Müslümanlara ait olan toprakların ellerinden alınarak kuzeyden getirilen Hristiyanlara dağıtılması ve Müslüman halkın topraksız bırakılması yönündeki adaletsiz iskân politikasıdır. Toplam 280.000 yerinden edilmiş Morolu bulunmaktadır. Bu kişiler insan onuruna yakışır şekilde yaşamaktan mahrum edilmişlerdir.”
İnsan Hakları Merkezi yetkilileri İnsan Hakları İhlallerine ilişkin olarak; “Filipinler Hükümeti ile MILF arasındaki ateşkes sonrasında dahi, Morolu Müslümanlara karşı hak ihlali niteliğinde olan birçok olay gözlendiğini, bu olaylardan en önemlileri 2008 yılında gerçekleşen, birçok sivilin (özellikle çocukların) zarar gördüğü, birçok evin yakıldığı hadiseler olduğunu ifade etmişlerdir.
Daha sonra İHH tarafından yaptırılan ve idare edilen yetimhane ziyaret edilmiştir. Yetimhanede 40 yetim çocuğun bakım, barınma ve eğitim hizmetinin sağlandığı müşahede edilmiştir. Yetimhanedeki çocukların vakur duruşlarının ise dikkat çekici olduğu görülmüştür. Ülke genelinde ise 4.000 civarında yetim çocuk olduğunun tahmin edildiği ifade edilmiştir.
Morolu Müslümanların İhtiyaçları
Siyasi parti kurmak istediklerini ancak bu hususta çok tecrübesiz olduklarını; kuracakları siyasi partinin kuruluşu ve teşkilatlanması konusunda bilgiye ihtiyaçları olduğunu ifade etmişlerdir. Devletleşme sürecinde yapılacak olan Anayasa çalışmalarında da verilecek hukuki yardıma açık olduklarını ifade etmişlerdir.
Ayrıca hak ihlalleri ile ilgili çalışan kurumlarla sürekli iletişim halinde olmanın devamında hak ihlallerini uluslararası kurum ve kuruluşlara iletmenin yararlı olacağını ifade etmişlerdir.
Teknolojik imkânların kullanılarak basın, yayın, radyo ve televizyon kurulması ciddi bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
Kotobato üniversitesindeki öğretimin desteklenmesi talep edilmektedir. Üniversite ve akademik çevrelerin Moro’daki üniversiteler ile iletişim halinde olması, Arapça ve İngilizce bilen öğretim üyelerinin Moro’da dersler vermesi, yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılması, internet üzerinden bir e-fakülte uygulaması başlatılması, Moro’daki öğrencilere canlı eğitim-öğretim verilmesi ciddi bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
Morolu Müslümanlar dünya Müslümanlarının kendilerine yeterli ilgiyi göstermediklerini, uzak bir bölgede yaşamalarının kendilerini unutturduğunu açıkça ve üzülerek ifade etmişlerdir. Bu anlamda yapılacak bir ziyaretin dahi çok önemli olduğu müşahede edilmiştir.
Öneriler
1-Ülke genelinde bulunan yetim çocuklar da düşünülerek ihtiyaç olan yerlerde yurtlar kurulması önemli bir ihtiyacı karşılayacaktır.
2-Küçük ölçekli işletmeler kurulması ülkenin gelişmesine ve refah seviyesinin yükselmesine yardımcı olacaktır.
3-Moro, Moro’lu Müslümanlar ve MİLF’ in Türkiye’ de İslam âleminde ve dünyada daha bilinir hale gelmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
4-Ziyaretler ve ilişkiler artırılmalıdır.
5-Daha fazla STK’nın ziyaret etmesi teşvik edilmelidir.
6-Meslek kuruluşlarının, iş adamlarının ziyareti teşvik edilmelidir.
7-Ziyaret, seyahat, doğa, turizm amaçlı geziler teşvik edilmelidir.
8-En önemli eksiklik olarak ifade ettikleri radyodan başlayarak, basın yayın alanında yardım edilmelidir.
9-Öğrenci getirilmesi ve hoca gönderilmesi teşvik edilmelidir.
10-Filipin hükümeti ile sürdürülen görüşmelerde MİLF’e İslam dünyasının desteği daha fazla hissettirilmelidir.
11-Moro’ da yardım faaliyetleri yapan ve görüşmelerde gözlemci olan Sivil Toplum Kuruluşları ve çalışmaları desteklenmelidir.
12-Önce Manila’ya sonra Mindanao’ya doğrudan uçak seferlerinin başlatılmasıyla ilişkilerin artmasına yardımcı olunmalıdır.
13-Moro’nun tarihi, coğrafyası, toplumsal yapısı ve bunun gibi konularda seminer, tez, makale, kitap, konferans çalışmaları yapılmalıdır.
14-Karşılıklı ziyaretler, kültürel ortak programlar teşvik edilmelidir.