İskeçe – Mustafçova Belediyesi’ne bağlı Ilıca Köyü’nün Kaplıcalar Mahallesi’nde yer alan Camii’ye, Fransa Vatandaşı bir şahıs tarafından Irkçı bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Cami demirbaşları tahrip edilmiş ve Camide bulunan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerimler, parçalanıp sayfaları yırtılarak yerlere atılmış, Kutsal Kitabımıza saldırıda bulunulmuştur.
Yakın geçmişte de Müslümanların mâbedi sayılan Camiilere, bilhassa kutsal kitabı Kur’anı Kerim’e yapılan saldırıların bazı Avrupa ülkelerinde de aynı şekilde işlenerek ‘benzer’ suç fiillerinin görülmesi, hatta bir kısım kuzey devletlerinde bunun, ilgili devletten ‘izin alınarak’ ve tamamen saygı anlayışına karşı, nefretle, ayrımcı, hedef gösteren şekilde icraî hareketle gerçekleştirildiğine tüm dünya şahit olmuştur. Evet, ne utanç vericidir ki insan hak ve özgürlüklerine aykırı olanın bilhassa ‘özgürlükler kapsamında’ yapılmaya çalışılması, ironik bir şekilde devlet kontrolünde işlenir oluşu, insanlık onuru ve özgürlükler açısından çok düşündürücü olmaya başlamıştır.
Bilhassa son olayda:
İslam’a ve Peygamberi Hz.Muhammed’e, 2 Milyara ulaşmış Müslümanlara; tüm insanlığa inen Kur’an-ı Kerim’e ve İslam ibadethanelerine karşı yapılan bu çirkin saldırının; zaten bu konularda sicili bozuk bir devletin vatandaşınca ve üstelik bu kez farklı bir ülkede işlenmiş olması , hali hazırda Yunanistan’ın ezelden beri bu hassasiyetlere olan zayıflığı da göze alınırsa;
Avrupa’da İslamofobik dalaletin, giderek daha fazla nefret suçu katsayısına erişiyor olduğuna delalettir.
Yunanistan İskeçe ilindeki Camii Şerif’e ve tüm insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’e karşı yapılan bu çirkin saldırıyı şiddetli şekilde lanetliyor, Nefret Suçu kapsamında Müslümanlara karşı işlenen fiillerde, insanların can ve mal güvenliğinin hassasiyet ile korunması, yaşam haklarına ve İslami ibadet özgürlüklerine saygı gösterilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Yapılan şikayet sonucu yakalanan failin, yetkili Yunan Mahkemesi tarafından örnek teşkil edilecek şekilde en ağır ceza ile cezalandırılıp cezalandırılmadığını nihai karara dek takip edeceğiz.
Türkiye ve Yunanistan’ın taraf olduğu anlaşmalar uyarınca Batı Trakya’daki Türk nüfus ile İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’daki Rum Ortodoks nüfusları, iki ülke arasındaki zorunlu mübadelenin dışında bırakılmıştır. Bu çerçevede, Batı Trakya’da sayıları 150.000 civarında Müslüman Türk Azınlık bulunmaktadır. 1923 yılı Lozan Barış Antlaşması, Batı Trakya Türk toplumuna “azınlık” statüsü tanınmıştır. Lozan Antlaşması’nın 37. ila 44. maddeleri, Türkiye’deki gayrimüslim Azınlıkların haklarına ilişkin düzenlemeler içermekte; 45. maddesi ile “Türkiye’nin, Müslüman olmayan Azınlıklara tanıdığı bu hakların Yunanistan tarafından da, topraklarında bulunan Müslüman Azınlığa tanındığını” belirtmektedir. Dolayısıyla Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının garantör ülkesi açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Batı Trakya’da yaşayan Müslümanların haklı endişelerini paylaşıyor ve keza Müslüman olsun – olmasın insan hakları ve özgürlükleri kapsamında ibadet ve inanç serbestliğine karşı saldırıya uğrayan her kim olursa, yanlarında olduğumuzu cesurca haykırmaktan asla çekinmiyoruz. Daima hakkın yanında, hukukun ve adaletin destekçisi olacağız.
Uluslararası Hukukçular Birliği adına Av. Necati CEYLAN