Salı, Ekim 15, 2024
Ana SayfaUncategorizedUluslararası Hukukçular Birliği'nden Açıklama

Uluslararası Hukukçular Birliği’nden Açıklama

Uluslararası Adalet Divanı’nın (“UAD”) tavsiye niteliğindeki görüşü hakkında
İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarını işgalinin gayri meşruluğu hakkında

Uluslararası Hukukçular Birliği, ICJ’nin 19 Temmuz 2024 tarihinde yayınladığı ve Aralık 2022’de kabul edilen bir kararda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kendisine yöneltilen, İsrail’in devam eden yaptırımlarından kaynaklanan hukuki sonuçlarla ilgili soruya yanıt veren tavsiye niteliğindeki görüşünü takdir etmektedir. Kudüs Şehri’nin demografik bileşimini, karakterini ve statüsünü değiştirmeyi amaçlayan önlemler de dahil olmak üzere, 1967’den bu yana işgal edilen Filistin Topraklarının uzun vadeli işgali, yerleşimi ve ilhakı nedeniyle Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının ihlali, Bu konuda benimsediği ayrımcı mevzuat ve tedbirler ile İsrail’in yukarıda bahsi geçen politika ve uygulamalarının işgalin hukuki statüsünü nasıl etkilediği ve bu durumun tüm ülkeler ve Birleşmiş Milletler açısından hukuki sonuçları nelerdir?

Uluslararası Hukukçular Birliği tarafından da desteklenen UAD’nin görüşünde Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’nin birlik ve bütünlüğünün korunması gereken tek bir bölgesel birim olduğu belirtildi. Ayrıca ICJ, İsrail’in kara, deniz ve hava sınırlarının kontrolü, ithalat ve ihracat vergileri vb. dahil olmak üzere Gazze Şeridi üzerindeki ana yetki unsurlarını kullanmaya devam ettiğini ve bunu yapmaya devam ettiğini belirtti. 2005, onu işgal kanunu kapsamındaki yükümlülüklerinden tamamen kurtarmadı.

UAD aynı zamanda İsrail’in yerleşim politikasının Filistin halkı üzerindeki etkilerini de ele aldı; zira geniş çaplı arazi müsaderesi, bölge sakinlerini temel geçim kaynaklarından mahrum bırakıyor, bu da onların kendi istekleri dışında sınır dışı edilmelerine ve topraklarından ayrılmalarına yol açıyor. Ayrıca görüşte, İsrailli yerleşimcilerin Batı Şeria ve Doğu Kudüs’e nakledilmesi de dahil olmak üzere İsrail’in yerleşim politikasının Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal ettiği belirtildi. UAD, İsrail yasalarının kapsamının Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü kapsayacak şekilde genişletilmesinin haklı olmadığı kanaatindeydi. Bu nedenle mahkeme, İsrail’in işgalini Lahey Tüzüğü’nün 43. maddesine ve Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 64. maddesine aykırı bir şekilde uyguladığını tespit etti.

UAD, İsrail’in Filistin’deki doğal kaynakları kullanmasının uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine uymadığını ve İsrail’in bu yükümlülüklere bağlı olduğunu belirtti. İsrail, İşgal Altındaki Filistin Toprakları’ndaki eylemleriyle ilgili olarak Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ne bağlı kalmaya devam ediyor ve İsrail’in Filistinlilerin haklarına ilişkin politika ve uygulamalarını değerlendirirken şunu söyledi: Uluslararası Adalet Divanı, halkın kendi kaderini tayin hakkının tanınmasını talep ederek, işgalin geçici niteliğini ve topraklar üzerindeki egemenliğin gayri meşru olduğunu kabul ediyor. İşgal altındaki topraklar üzerindeki kontrolün uygulanması, tehdit veya güç kullanımının yasaklanmasıyla tutarlı olmalıdır. İsrail’in uygulamaları aynı zamanda korunan nüfusların zorla nakledilmesinin yasaklanması ve İsrail’in Filistin topraklarının herhangi bir kısmı üzerinde egemenlik hakkına sahip olmamasıyla da çelişmektedir.

Uluslararası Hukukçular Birliği, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının devredilemez bir hak olması nedeniyle şartlara tabi olamayacağı ve İsrail’in varlığının devam edeceği yönündeki Uluslararası Adalet Divanı’nın görüşünde belirtilen hususları tasdik ve tasdik etmektedir. İşgal altındaki Filistin topraklarında toprakların zorla ele geçirilmesi yasağını ve halkın kendi kaderini tayin hakkını ihlal ediyor. İsrail’in işgal altındaki topraklardaki varlığı yasa dışıdır. İsrail’in bunu mümkün olduğu kadar çabuk bitirmesi gerekiyor.

Uluslararası Hukukçular Birliği, Filistin halkına yapılan adaletsizliğin düzeltilmesi çağrısında bulunuyor ve Uluslararası Adalet Divanı’nın çağrısını doğruluyor: İsrail’in, tazminat, toprak iadesi, taşınmaz mallar ve el konulan tüm varlıklar da dahil olmak üzere yasadışı eylemleri için tazminat ödemekle yükümlü olduğu yönünde 1967’den beri kültürel varlıklar ve varlıklar dahil. İsrail, tüm yerleşimcileri mevcut yerleşim yerlerinden tahliye etmeli, işgal altındaki Filistin topraklarındaki apartheid duvarını kaldırmalı ve işgal sırasında yerlerinden edilen tüm Filistinlilerin orijinal ikamet yerlerine dönmelerine izin vermelidir.

UAD’nin tavsiye niteliğindeki görüşüne desteğini teyit eden Uluslararası Hukukçular Birliği, Birleşmiş Milletler’e, özellikle de Genel Kurul’a ve Güvenlik Konseyi’ne, bu duruma bir an önce son verilmesi için gereken spesifik yöntemleri ve ek önlemleri değerlendirmeye çağırıyor. İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail Devleti’nin yasa dışı varlığına mümkün olduğunca karşı çıkıyoruz. Bütün devletler, İsrail Devleti’nin işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasal varlığını tanımamakla ve İsrail Devleti’ne yardım sağlamamakla yükümlüdür.

Necati CEYLAN-Avukat
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Sekreteri

UAD-basin-bildirisi-1

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments