İslamofobi kabaca İslam korkusu demektir. Müslümanların Müslüman olmayanlara zarar verme ihtimalinden kaynaklanan bir korku. Ama bu korku, gerçek dışı olup, kitle iletişim araçları ile, propaganda amaçlı olarak, zoraki üretilmiş bir korkudur.
Her ne kadar 11 Eylül 2001 deki uçakların düşürülmesi ile gündeme gelmiş ve bu isim ile yaygınlık kazanmışsa da, aslında İslamofobi kavramı özellikle batının Müslümanlara olan nefretinin meşrulaştırılmasını sağlayan kamufle aracı olarak kullanılmıştır.
İslamın İslamın doğuşundan beri , çeşitli isimler altında hep vardır. Bilhassa Varşova paktının çöküşü ile birlikte kendisine düşman arayan Atlantik paktı, muhtaç olduğu bu düşmanı, İslamı ve Müslümanları düşman konumuna yerleştirmek suretiyle var etmişler, ve bu konuda haklı görünmenin dili olarak da İslamofobi kavramına sarılmışlardır.Ellerinde bulundurdukları kitle iletişim araçları yoğunluğu,ile bu kavramı bilerek etkinleştirmişler yaygınlaştırmışlardır. Oysa istatisikî gerçekler, en çok zulme, aşağılanmaya, teröre maruz kalanın, her bir coğrafyada her gün özgürlüğü, hayat hakkı elinden alınanların, Müslümanlar olduğunu göstermektedir. Bu hakikat o kadar aşikar ki, artık 15.09.2019 tarihinde Yenizellandada Müslümanlara yapılan katliam ile birlikte, vicdan sahibi büyük bir kitle “islamofobi” kavramının gerçekleri yansıtmadığı, aksine gerçeklerin üzerini örttüğü hakikatini haykırmak zorunda kalmışlardır.
Aslında müslümanların zulmeden değil de, zulme maruz kalan kitle olduğu gerçeği o kadar aşikar ki; 15 mart 2019 tarihindeki Müslümanlara yapılan katliam ile birlikte, o günün islamofobi karşıtlığı günü ilan edilmesi kararlaştırılmış, Birleşmiş milletler de bu yıl
15 martta dünya İslamofobi karşıtlığı günü ilan etmiştir.
Böylece Birleşmiş Milletler de FOBİ (KORKU) kelimesinin her hangi bir dinin, mezhebin, ırkın mensubu olması sebebiyle adı geçen kişilere tahmil edilemeyeceğini tespit ve kabul etmiştir.
Necati CEYLAN-Avukat
Uluslararası Hukukçular Birliği
Genel Sekreteri